Herkese merhaba, “Yaratıcı Drama Yöntemi ile Reklamcılık” atölyemizden sonra iletişim atölyemizi de gerçekleştirdik. İletişim nedir, etkili iletişim nedir? Alıcı-kaynak arasındaki bilgi aktarımı sürecinden sonra iletişim sorumluluğumuz bitiyor mu? İletişim çatışmalarına farkındalık geliştirebilmemiz nasıl mümkün? Beden dilinin ve sözsüz iletişimin hayatımızdaki yeri ve önemi nedir? İletişim bizim için ne ifade ediyor? sorularının cevaplarını çeşitli oyunlar ve doğaçlamalar eşliğinde verebildiğimizi umduğum bir atölye idi.
Bireysel olarak düzenlediğim “Yaratıcı Drama Yöntemi ile İletişim” atölyemi aynı zamanda “Değişim Ustaları” bünyesinde de gerçekleştirmiş olmaktan mutluyum.
Özellikle pandemi koşulları nedeniyle online platformlara taşınan drama çalışmaları etkileşim-temas gerektiren doğası nedeniyle bu alana yıllarını adamış pek çok eğitimci tarafından soru işaretlerine yol açtı.
Kendim dahi henüz öğrenciyken “nasıl olacak?” sorgulamasının içinden geçmiş biri olarak şartların nasıl çözümler doğurduğunu deneyimledim. Birebir aynı kurguda işlenemese dahi dijitale uyarlanabilecek oyun, etkinlik ve doğaçlamalarla verilmek istenen kazanımlar doğrultusunda geliştirilen çalışmaların içinde katılımcı ve aynı zamanda uygulayıcı olarak yer aldım. Online drama atölyeleri ile birlikte online tiyatro ve doğaçlama çalışmalarına katıldım. Tiyatro ve eğitimde drama arasındaki farkı hatırlatarak şunu şöylebilirim, ekran karşısında yahut bölünmüş ekranlarda yapılan çalışmalar tabii ki bir drama ortamı ya da bir sahne çalışması hissini vermese de bir “öğretim yöntemi” olarak dramanın, eğitim içeriği ve kazanımları doğrultusunda uygulanabilir olduğunu gördüm.
Kişisel gelişim alanında farkındalık yaratmak yahut reklamcılık sektörüne dair bir yaşantı provası gerçekleştirmenin mümkün olduğunu ve oturum süreci içerisinde oluşmuş sözlü, yazılı veya çizili yaratıcı ürünler çıkabildiğini deneyimledim.
Bu bağlamda kişisel tercihi -pandemi koşulları öncesinde de- yüz yüze iletişim olan, sanal, arttırılmış gerçeklik deneyimlerinden, mesajlaşmaktan ve emojiler dünyasından çok da hoşlanmayan bir insan olarak ve de gitgide daha da dijitalleşen dünyada uçsuz buçsuz teknolojik gelişmelerle birlikte insanın özünün robotik ve mekanik bir hale bürünmesi kaygısı taşıyan bir sosyal bilimci olarak da insani etkileşimin, farkındalığın, gelişimin ve yaratıcı üretimin devamlılığı adına maksimum faydayı sağlayabilecek çevrimiçi etkinliklerin tasarlanması fikrine ılımlı baktığımı ve ama yeni tip bir sosyalleşme biçimi olarak hayatımızda kalıcı olmamasını dilediğimi söyleyebilirim.
Sevgiyle.
İdil